……………………………………………..
Çölyağın semptomları kişiden kişiye çeşitlilik göstermekle…
……………………………………………..
Çölyak hastalığı, genetik yatkınlığı bulunan kişilerin…
……………………………………………..
Çölyak hastalığının tanı ve teşhisi için…
Glütensiz beslenme, çölyaklı bireyler için diyet biçiminden çok bir yaşam biçimidir. Her bireyin yaşamında olduğu gibi çölyaklı bireylerinde yaşamlarında zorluklar vardır. Bu zorluklar bazen diğer bireylerin yaşadığı zorluklardan çok daha fazla olabilmektedir.
Çocuklar İçin Durum Daha Zor
Çölyaklı çocuklar, çölyak hastalığının zorluklarından en çok etkilenen gruptur. Yapılan araştırmalarda çölyaklı çocukların okuldaki sosyal gelişiminin olumsuz etkilendiği görülmüştür. Bunun başlıca sebepleri okul yönetimlerinin ve öğretmenlerin çölyak hakkında yeterli bilgiye sahip olmaması, arkadaş çevresinde görülen glütenli besinlerin özenilmesi, okul kantinlerinde glütensiz ürünlerin veya glütenli ürünlerin muadillerinin bulunmaması, yapılan sosyal etkinliklerde çölyaklı çocukların gereksinimlerinin karşılanmaması gibi durumlar çölyaklı çocukların yaşadığı en büyük problemlerdendir. Bu durum, çocukların sosyal gelişimini olumsuz etkilemekte, zaman içerisinde çocuğu yalnızlık duygusuna itebileceği düşünülmektedir. Aileler bu durumun en temel sebebinin toplumda çölyak hastalığına karşı olan bilgi, bilinç ve farkındalık seviyesinin düşük olmasına bağlamaktadır. Toplumun geneline baktığımızda çölyak hastalığına karşı olan bilinç ve farkındalığın, çölyaklı bireylerin aileleri ile sınırlı kaldığını görülmektedir.
Çölyaklı çocukların arkadaşları ile olan iletişimlerine bakıldığında çölyaklı olmanın iletişimi olumsuz etkilemediği görülmüştür. Çocukların bazı durumlarda glütensiz beslendiğini ve çölyak hastası olduğunu açıklamaktan çekindiği görülmüştür. Bu durumun temel sebebi, çölyak hastalığının çok fazla bilinmemesi ve insanların bu hastalığı duyduklarında fazlaca sorgulamalarıdır. Çocuklar bu durumu açıklayamadığında ya da yetersiz kaldığını hissettiği durumlarda dışlanmak korkusuyla baş başa kalabilmektedirler.
Glütensiz Yaşamdan Kesitler
Bu konu üzerine biraz da kendi yaşadığım zorluklardan bahsetmek isterim. Ben de çölyaklı bir üniversite öğrencisiyim. Üniversite 2. Sınıftayken çölyak tanısı aldım ve şu an son sınıftayım ve mezun olacağım.
Tanıyı ilk aldığım andan itibaren üniversite hayatımın geri kalanını glütensiz olarak geçirdim. İlk başlarda diyete alışmak zor olsa da hızlı bir şekilde alıştım. Üniversitemiz de glütensiz yemek bulmak neredeyse çok zordu, bu sebeple öğle yemeklerimi yanımda götürmeye başladım. İlk zamanlarda arkadaşlarım tarafından garipsensem de zamanla bu durumu onlarda kavradılar ve bana eşlik ederek öğle yemeklerini yanlarında getirmeye başladılar. Doğum günleri, toplu buluşmalar gibi durumlarda yani yemek yemenin sosyal önem arz ettiği durumlarda bana da glütensiz pasta veya yemek seçenekleri buluyor veya yapıyorlardı. Zamanla bu bilinç arkadaşlarıma ve diğer çevreme yayılarak ilerledi.
Benim ve diğer birçok çölyaklının yaşadığı en büyük sorunlardan bir tanesi ev dışı beslenme problemi. Bu sorun İstanbul gibi büyük şehirlerde pek hissedilmezken, Edirne gibi küçük şehirlerde yaşayan çölyaklı bireyler için ev dışında herhangi bir mekânda glütensiz bir seçenek bulmak çok zor veya neredeyse imkânsız. Birçok mekânda doğal olarak glüten içermeyen besinler bulunsa da bu besinleri hazırlıkları veya servisleri esnasında glüten çapraz bulaşmasına maruz kalması sebebiyle çölyaklı hastalar tarafından tüketilemez duruma gelmektedir. Bu sebeple mekân sahiplerinin ve mekanlarda çalışan bireylerin çölyak hakkında bilgi sahibi olmaları gereklidir.
Aa Çölyak Hastası Mısın?
Çölyak tanısı aldığımda yaşadığım bir diğer zorlukta yukarıda da bahsettiğim gibi çölyaklı çocukların da yaşadığı büyük problemlerden bir tanesi olan çölyak hastalığını herkese açıklamak oldu. Sosyal bir ortama girildiğinde genel olarak bir şeyler ikram edilirdi. Bu ikramların çoğu glüten içermesi sebebiyle genel olarak geri çeviriyordum. Geri çevirdiğim durumlarda sık ısrarlara maruz kaldığım oluyordu. Bu durumda çölyaklı olduğumu ve glütensiz beslendiğimi belirtiyordum. Çölyaklı olduğumu söyleyince ilk olarak acıyan bir bakış ile karşılaşıyordum ve ardından gelen bin bir tane soru. Bu durumun sürekli olarak tekrarlanması ister istemez insanı rahatsız ediyor ve sürekli olarak kendini açıklama çabası, anlatma çabası yoruyor…
Sonuç olarak çölyak hastalığı konusunda toplum bilinci ve toplumu bilinçlendirmeye yönelik çalışmalar son yıllarda artmış olsa da yine de yetersiz kalmaktadır. Bu hastalıkla ilgili Sağlık Bakanlığı’nın daha kapsamlı çalışmalar yapması ve yiyecek-içecek işletmelerine ve çalışanlara eğitimler verilmesi toplumun bilinçlenmesi açısından büyük önem arz etmektedir.
Diyetisyen Can Kocakurt
Glütensiz beslenme, çölyaklı bireyler için diyet biçiminden çok bir yaşam biçimidir. Her bireyin yaşamında olduğu gibi çölyaklı bireylerinde yaşamlarında zorluklar vardır. Bu zorluklar bazen diğer bireylerin yaşadığı zorluklardan çok daha fazla olabilmektedir.
Çocuklar İçin Durum Daha Zor
Çölyaklı çocuklar, çölyak hastalığının zorluklarından en çok etkilenen gruptur. Yapılan araştırmalarda çölyaklı çocukların okuldaki sosyal gelişiminin olumsuz etkilendiği görülmüştür. Bunun başlıca sebepleri okul yönetimlerinin ve öğretmenlerin çölyak hakkında yeterli bilgiye sahip olmaması, arkadaş çevresinde görülen glütenli besinlerin özenilmesi, okul kantinlerinde glütensiz ürünlerin veya glütenli ürünlerin muadillerinin bulunmaması, yapılan sosyal etkinliklerde çölyaklı çocukların gereksinimlerinin karşılanmaması gibi durumlar çölyaklı çocukların yaşadığı en büyük problemlerdendir. Bu durum, çocukların sosyal gelişimini olumsuz etkilemekte, zaman içerisinde çocuğu yalnızlık duygusuna itebileceği düşünülmektedir. Aileler bu durumun en temel sebebinin toplumda çölyak hastalığına karşı olan bilgi, bilinç ve farkındalık seviyesinin düşük olmasına bağlamaktadır. Toplumun geneline baktığımızda çölyak hastalığına karşı olan bilinç ve farkındalığın, çölyaklı bireylerin aileleri ile sınırlı kaldığını görülmektedir.
Çölyaklı çocukların arkadaşları ile olan iletişimlerine bakıldığında çölyaklı olmanın iletişimi olumsuz etkilemediği görülmüştür. Çocukların bazı durumlarda glütensiz beslendiğini ve çölyak hastası olduğunu açıklamaktan çekindiği görülmüştür. Bu durumun temel sebebi, çölyak hastalığının çok fazla bilinmemesi ve insanların bu hastalığı duyduklarında fazlaca sorgulamalarıdır. Çocuklar bu durumu açıklayamadığında ya da yetersiz kaldığını hissettiği durumlarda dışlanmak korkusuyla baş başa kalabilmektedirler.
Glütensiz Yaşamdan Kesitler
Bu konu üzerine biraz da kendi yaşadığım zorluklardan bahsetmek isterim. Ben de çölyaklı bir üniversite öğrencisiyim. Üniversite 2. Sınıftayken çölyak tanısı aldım ve şu an son sınıftayım ve mezun olacağım.
Tanıyı ilk aldığım andan itibaren üniversite hayatımın geri kalanını glütensiz olarak geçirdim. İlk başlarda diyete alışmak zor olsa da hızlı bir şekilde alıştım. Üniversitemiz de glütensiz yemek bulmak neredeyse çok zordu, bu sebeple öğle yemeklerimi yanımda götürmeye başladım. İlk zamanlarda arkadaşlarım tarafından garipsensem de zamanla bu durumu onlarda kavradılar ve bana eşlik ederek öğle yemeklerini yanlarında getirmeye başladılar. Doğum günleri, toplu buluşmalar gibi durumlarda yani yemek yemenin sosyal önem arz ettiği durumlarda bana da glütensiz pasta veya yemek seçenekleri buluyor veya yapıyorlardı. Zamanla bu bilinç arkadaşlarıma ve diğer çevreme yayılarak ilerledi.
Benim ve diğer birçok çölyaklının yaşadığı en büyük sorunlardan bir tanesi ev dışı beslenme problemi. Bu sorun İstanbul gibi büyük şehirlerde pek hissedilmezken, Edirne gibi küçük şehirlerde yaşayan çölyaklı bireyler için ev dışında herhangi bir mekânda glütensiz bir seçenek bulmak çok zor veya neredeyse imkânsız. Birçok mekânda doğal olarak glüten içermeyen besinler bulunsa da bu besinleri hazırlıkları veya servisleri esnasında glüten çapraz bulaşmasına maruz kalması sebebiyle çölyaklı hastalar tarafından tüketilemez duruma gelmektedir. Bu sebeple mekân sahiplerinin ve mekanlarda çalışan bireylerin çölyak hakkında bilgi sahibi olmaları gereklidir.
Aa Çölyak Hastası Mısın?
Çölyak tanısı aldığımda yaşadığım bir diğer zorlukta yukarıda da bahsettiğim gibi çölyaklı çocukların da yaşadığı büyük problemlerden bir tanesi olan çölyak hastalığını herkese açıklamak oldu. Sosyal bir ortama girildiğinde genel olarak bir şeyler ikram edilirdi. Bu ikramların çoğu glüten içermesi sebebiyle genel olarak geri çeviriyordum. Geri çevirdiğim durumlarda sık ısrarlara maruz kaldığım oluyordu. Bu durumda çölyaklı olduğumu ve glütensiz beslendiğimi belirtiyordum. Çölyaklı olduğumu söyleyince ilk olarak acıyan bir bakış ile karşılaşıyordum ve ardından gelen bin bir tane soru. Bu durumun sürekli olarak tekrarlanması ister istemez insanı rahatsız ediyor ve sürekli olarak kendini açıklama çabası, anlatma çabası yoruyor…
Sonuç olarak çölyak hastalığı konusunda toplum bilinci ve toplumu bilinçlendirmeye yönelik çalışmalar son yıllarda artmış olsa da yine de yetersiz kalmaktadır. Bu hastalıkla ilgili Sağlık Bakanlığı’nın daha kapsamlı çalışmalar yapması ve yiyecek-içecek işletmelerine ve çalışanlara eğitimler verilmesi toplumun bilinçlenmesi açısından büyük önem arz etmektedir.
Diyetisyen Can Kocakurt
Eyvah Çölyak! Şimdi Ne Olacak?
Çölyak hastalığının tek tedavisi glütensiz diyettir. Hastaların ömür boyu sıkı glütensiz diyet sürdürmesi gerekir. Klinik belirtiler, serolojik testler ve ince bağırsak histolojisi sonucu çölyak hastalığı tanısı konan kişiler derhal glütensiz diyete başlamalıdır. Glüteni hayatından çıkarması gereken birey buğday, arpa, çavdar ve yulaf içerikli yiyecek ve içeceklerin tüketiminden uzak durmalı. Glütensiz diyette beyaz ekmek, tam buğday ekmeği, kepek ekmeği ve makarna, bulgur gibi glüten içeren yiyecek ve içecekler tüketilmez. Çapraz bulaş dediğimiz doğal olarak glüten içermese de glüten içeren besinlerle birlikte üretilmiş olup bu sayede az miktarda da olsa gluten bulaşmış olabilecek besinlere dikkat edilmesi gerekir.
Hastalar tanı aldıktan sonra ilk yıl 3-6 ay ara ile, daha sonra yılda bir kez serolojik, hematolojik ve biyokimyasal testler (tam kan sayımı, demir profili, tiroid testleri, kalsiyum, magnezyum, çinko, B12, folik asit ve D vitamini), kemik mineral yoğunluğu ve diyet uyumu açısından izlenmelidir. Çocuklarda izlemde büyümenin değerlendirilmesi de önemlidir.
Glutensiz diyet tedavisinin etkisinin gözlemlenmesinde hastaların transglutaminaz seviyesinin belirli zamanlarda ölçülmesi gerekmektedir. Bir yılın sonunda iyileşme göstermeyen serolojik bulgular varsa eğer diyette kontaminasyon olduğunu düşünmek gerekir. Serolojik testlerin normal düzeye ulaşması bağırsak iyileşmesinin de belirtisi şeklinde düşünülür ve çölyak hastalığında serolojik bulguların normal değerlerine gelmesinin en hızlı olaraj 6. ayda, en yavaş olarak da 1.senenin bitiminde olduğu bilinmektedir.
Glutensiz diyet çok sıkı uygulanmalıdır. Çok düşük miktardaki gluten bile, klinik belirtilerin devam etmesine neden olabilir. Glutensiz diyette yer alan serbest, sakıncalı ve kontrol edilmesi gereken besinlerin neler olduğunun çölyak hastaları ve yakınları tarafından iyi bilinmesi gerekir.
Diyetisyen Armoni Yılmaz
KAYNAKLAR
Çölyak Hastalığında Aile Hekimleri için Tanı, Tedave ve İzlem Rehberi, 2019
KULOĞLU, Z. (2014). Çölyak hastalığı. Türkiye Çocuk Hastalıkları Dergisi, 8(2), 105-111.
Öztürk, Y. E., Uyar, G. Ö., Serin, Y., & Gürkan, Ö. E. (2018). Çölyak Hastalığında Glutensiz Diyet Tedavisi: Bir Olgu Sunumu. Beslenme ve Diyet Dergisi, 46(3), 320-324